Nizammettin N. DOĞRU

Göktaşı Efsanesi 1- DÖNÜŞÜM

Her insan, vicdanına kurulan teraziyle doğar ve bir kefesinde başka bir insanı taşır; işte o terazinin ibresi, ne zaman yanlış tarafa basacak olsa ruh derin bir çentik alır ve dönüşür.
Kötülük, iyiliğe ihtiyaç duyarken; iyilik, doğru kalmanın derdine düşer. Her iki durumda da hesabı tutan biri vardır! Ve o eninde sonunda kendini dinletir.
Dönüşüm ise hayatın gerçeğidir. Bazen isteyerek, bazen de istemeden gerçekleşir; ama bir gün mutlaka gerçekleşir!   
                                                                                                   Nizamettin N. Doğru
 
***
Robert, nefes almakta zorluk çekiyor; daracık bir yerde sıkışıp kalmayı kabullenemiyordu. Suyun altındaki hareketlilik iyice fokurdamaya başlamıştı. Çaresizce başını eğip baktı.  Suyun rengi kırmızılaşmış ve havayı kan kokusu sarmıştı. Gözlerini sıkıca kapattı, “Tanrım, ölmek istediğim doğru ama bu kadar acı çekerek olmasa olmaz mıydı?”
Mavi balıklar suyun içinden Robert’in yüzüne fırlayıp yaralardan deri parçaları kopartarak tekrar suya dalıyordu. Bu kısırdöngü saatler geçmesine rağmen aralıksız sürüyordu. Robert öleceği ana kilitlenip, çaresizce kaderine teslim oldu. Yüzünden akan sıcakkanı iliklerine kadar hissediyordu.
Lara, kıyıdan o kadar çok açılmıştı ki dönmek istese de dönecek enerjisi kalmamıştı. Suyun üstünde bir süre durup gökyüzüne baktıktan sonra ellerini pantolonunun cebine yerleştirip hareketsiz kaldı. Denizin dibine doğru hızla inerken, açık bıraktığı ağzından da suyun ciğerlerine dolmasına izin verdi. O kadar kararlı davranıyordu ki son anlarını yaşarken bile kendini kurtarma çabası içine girmiyordu.
Burası kaptan köşküydü. Aceleci davranan adam konuşmaya başladı: “Ben, gemi kaptanı Samuel TAYLOR. Gemime sığınacak kadar çaresiz kaldığınızı görüyorum. Şimdilik canınızı kurtarmış olabilirsiniz ama bu geçici olacak!”