R. LAMİA GÖÇGÜN

VELİ VE TUTKUSU

Son ders zili çaldı. Veli, bıçaklanmış çantası elinde, koşar adımlarla bir hışım bir öfke, dayısı İsanın evine gitti. Dedesine “Dede Dedee! Bak çantam bıçaklandı.” dedi. 

Çantayı dedesinin önüne attı. Veysel ne olduğunu anlayamadı. 

“Oğlum bu ne kim yaptı bunu?” dedi. 

“Kim olacak haylaz Naci yaptı. Öğretmen bütün sınıfın üstünü aradı, Nacinin başlığından çakı çıktı, teneffüste Naci ile uzun uzun konuştu.” Veli ağlamaya başladı hem ağladı hem konuştu: “Ben şimdi babama ne diyeceğim? Aldığım çantayı koruyamadın diyecek şimdi, çantasız kaldım.” 

Veysel, Veliyi teselli etmeye çalıştı. 

“Üzülme oğlum bir çaresine bakarız, ben çuvaldızla kalın ip geçirip kesilen yeri dikerim yine kullanırsın.” dedi. 

Veli buna çok sevindi ama birden vazgeçti. 

“Yok dede istemem, bu bez çantamla okula giderim.” dedi. 

Dedesi, Velinin bu ani tepkisine bir anlam veremedi. 

“Niye oğlum bez çantana döndün?” dedi. 

Veli başı önde yutkunarak “Şey dede… Bu çanta; arkadaşlarımla benim aramı açtı, kötü şeylere sebep oldu.” dedi.  

Evdekiler Velinin bu seçimine şaşırıp kaldılar, doğruluğunu düşünüp durdular.

Ertesi gün Hatce nine Veliye eski bez çantasından daha büyük bir bez çanta dikti, üstünü renkli düğmeler, boncuklarla süsledi, kocaman bir nazar boncuğu da çantaya dikmeyi unutmadı.

Veli bu çantasını daha çok sevdi. Bu çanta Veliyi arkadaşlarına daha çok yakınlaştırmıştı.


***


Bu roman çocukların, gençlerin; kendini tanımaya çalışan, kontrollü, kendi bilincinde düşünen bireyler olarak hayatlarına devam etmelerini amaçlayan bir kitaptır.