Bu yazarın sekizinci kitabı.
Yazar bu kitapta okurlarını toplumsal
yaşamımızın içinde olan beşeri ilişkilerimizden, toplumsal yaşamımıza yansıyan farklı
konuları anlatırken, değişik olaylar ve sorunlar üstüne de okurlara bir düşünce
egzersizliği yaptırıp, grinin farklı tonlarıyla buluşturuyor; mizah ve hüznün
etrafında okurlarını dolaştırmak istiyor.
Yazar, kitabında toplumsal
dokularımızın tüm renklerine değinmeye çalışıyor.
Yazar, toplumsal kültürümüzde tekçi
anlayışın bir türlü aşılamadığını, bu statükocu tutumu ancak edebiyat ve
sanatla aşabileceğimizi, çoğulculuk kavramı ile yol alacağımızı, işlediği
konularla ele alarak okuyucularına mesaj veriyor.
Yazar, çoğulculuk kavramına yabancı
ve tekçi olan toplumların kültürel hayatımızın her alanını kuraklaştırdığı gibi
toprağını da çoraklaştırdığına dikkat çekiyor.
Çoğulculuk kavramını yok sayan
toplumların yeryüzüne de kapalı kaldıklarını, eşit vatandaşlık hukukunu kabul
etmediklerini; bireyin özgürlüğü, azınlık hakları, temel hak ve özgürlüklerin
çoğunluk üstünden boğularak etkisiz hale getirildiğini, edebiyat ve sanatı
yerli ve milli değerlerle etkisiz hale getirdiklerine vurgu yapıyor.
Değişime karşı olan toplumlar her
konuyu din, ırk, mezhep, bayrak, toprak ve devlet üzerinden çoğunluk
baskısıyla; kültürel farklılıkların siyasetle nasıl bertaraf edildiğini
irdeliyor yazar.
Yazar, geleneksel bakışımızın çağsal
topluma bir katkı sağlamadığını ve insanı özgür yaşamdan kopardığını
resmediyor.
İnsanın ne kadar az bildiğini ancak
okudukça ve kabuğunu kırarak dışa açılması ile fark ettiğini; yaşam kalitesini
ve mesleğini yeryüzü ile kıyasladığında farkındalık yaratacağını anlatıyor
yazar.
Yazarın dileği, okurların kitabından
edebi bir lezzet almaları…
İyi okumalar…