Sanat bütün halkın
değil de yalnızca varlıklı sınıfların malı olur olmaz bir mesleğe dönüştü,
mesleğe dönüşür dönüşmez de bu mesleği öğreten yöntemler ve bu yöntemler
yoluyla sanat öğretimiyle uğraşan, bu mesleği seçmiş insanlar ortaya çıktı,
sanat okulları kuruldu. Liselerde bile söz sanatları/retorik sınıfları kuruldu,
güzel sanatlar akademilerinde resim, müzik, tiyatro… öğretilmeye başlandı.
Şimdi bu okullarda sanat öğretiliyor. İyi, güzel de, sanat, sanatçının yaşadığı
özel bir duygunun öbür insanlara aktarımı olduğuna göre, bunu okulda nasıl
öğreteceksiniz? Hiçbir okul insanda ne bir duygu uyandırabilir ne de insana
sanatın özünün ne olduğunu kendine özgü yöntemle bir duygunun nasıl ortaya
çıkarılabileceğini öğretebilir. Okulda öğretilecek tek şey, sanatçıların
yaşadıkları duyguları başka sanatçılara nasıl aktarabildikleridir. Sanat
okullarında öğretilmekte olan da bundan başka bir şey değildir, ancak böylesi
bir eğitim gerçek sanatın yayılmasına bir katkı sağlamadığı gibi, tam tersine
sanat adı altında taklit sanatın yayılmasına katkıda bulunarak insanların
gerçek sanatı anlamalarına engel olur, hatta bu konudaki en büyük engeli
oluşturur (L. N. Tolstoy).