GÜNEŞİN DOĞUMUNU
BEKLERSİN GÜNLERCE. HER ŞEY O GÜN İÇİNDİR. YA O GÜNEŞ HİÇ DOĞMAZSA?
“Aşk ne biliyor musun? Dallar kuşları sever,
kuşlar dalları. Dallar kuşları korur, kuşlar dallara yerleşip yuva kurar. Kışın
olur bunlar. Bahar gelince ayrılırlar. Dallar meyvelere âşık olur, çayır çimen
ve yosun ise dallara. Çünkü kuşlar bulutlara sevdalanıp uçmuştur. Bulutlar
onlara güneşli yüzlerini göstermiş, kandırmıştır. Hatta çeşitli şekillere girip
hayal kurdurtmuştur. Kimi zaman sımsıcak olup ısıtmıştır bulutlar kuşları kimi
zaman da gölge edip kavrulmaktan korumuştur onları. Lakin hep böyle sürmeyecektir
tabii… Yağmur yağdıracak, ıslatıp üşütecek ve sonunda korumasızca bırakacaktır
şerefsiz bulutlar! Kuzudişi yağdıracaktır ruhsuz bulutlar! Bulutlar kar olup
yağsa da, kuşlar pusup bir köşede bekleyecektir sevdasından. Bilecektir hiçbir
bulutun bir parça kuru dal kadar şefkatli olamayacağını. Ama sevilecektir
bulutlar belki uslanırlar diye. Soğuktan donmak pahasına bile olsa
gururlarından ödün vermeyip yine de dallara dönemeyecektir utancından. Dallar
mı? Bir yeşillenecek bir kuruyacak; sonunda konup uçmuş tüm kuşların
hasretinden tahtakurusunun kemirmesi suretiyle yıkılıp gidecek; bir insan
mahlûku onu baltalayıp yakacak ya da sandalye yapacaktır. Söylesene o vakit
güzel evladım. Sevdalandığı kuş sandalyeye konsa bir gün, kuş o kuş mu, dal o
dal mı, sevda o sevda mı? Hasret aynı hasret mi, yaşanacaklar geçmişte
yaşananların aynı mı, hisler aynı hisler mi?”
“VEDA” OKUYUP AŞKI HATIRLIYORSANIZ
SEVMİŞSİNİZDİR DEMEKTİR!